Image

Tayland Irak ve Özbekistan Gibi Çok Sıcak Ülkelere Gitmek İsteyenler Mutlaka Okumalı

Uzakdoğu Thailand ülkesini merak edenlere naçizane bir kaç öneri.
Gezgin olarak gözlemim her ülkenin inanılmaz güzel tarafları var ve dünya tersine dönmeden gezip görmek, havasını almak, suyunu içmek isterseniz dünyanın bilinmedik egzotik lezzetleri  ayaklarınızın altında fakat hangi ülke olursa olsun havası, suyuna alışana kadar birkaç gün mutlaka perhiz yapmalı, hazır su harici su içilmemeli yoksa mideniz bozulabilir.
Aradan bir müddet geçtiğinde yiyeceklerin tadına bakılmaz kendi ülke gelenekleriyle hareket edilir ve o lezzetler aranır ve tercih edilirse bu sefer de bağışıklık sistemi gidilen ülkeye göre çökebilir.
Azar azar da olsa haşlama pirinç, yanına bir kaşık dökülen farklı sebze yemeklerini yemek gerekir.

Yine de giderken valizinizde olması gerekenler.
Valizinizde mutlaka atıştırmak için kuruyemiş tarzı ve kurutulmuş meyveler olmalı.
Ucunda elektrik prizine  uyumlu EK olan bir kahve makinası mümkünse büyük olsun.
Bir küçük kapaklı tava. bir paket makarna, 1 litrelik su şişesinde içinde sele zeytinli zeytinyağı geçirilebiliyor. Zeytin iyice doldurulduğunda sıvı anlaşılmıyor.
İnce çekilmiş Türk kahvesi çok gerekli çünkü uzun uçuşlarda ve yemeklerdeki problem her gün pişirilmeyen bir çay kaşığı kahve ve sade leblebiyle bastırılabilir.
Kekikmiş, kırmızı bibermiş yasa salça böyle şeyler yanlış anlaşılabilir. Şahsen Amerika’daki eşimin valizini hazırlarken çok sevdiği yaptığım pastırmayı önce folyo sonra hamburger torbasına daha koyarak geçirmeyi başarmış biri olsam da kekiği gören kişi “bu ne” diye köpekleri getirebiliyor.
Irak ülkesinde Erbil şehrinde ise menü arşivi yapan bana bir asayiş gelip ıslak mendili açtırıp sanki sakıncalı bir şeymiş gibi bahane bulacağı anda dil bilen komşuyu çağırmak için kapısına doğru koşunca “Eri, eri” yani tamam, tamam dedi.
 
Türkiye’den çıkmadan önce reçeteli alerji/kaşıntı ilacı, bir antibiyotik merhem, sinek kovucu(benim valizde sinek patpatı var)Ağrı kesici olmalı. Kutularından asla çıkarmayınız.

Valizin en altına sineklik, bir askı ve büyük çuval koyuyorum sebebi bir yerde oturup beklerken temizce açıyorum, yüküm fazlaysa mont gibi içine koyabiliyorum.
Bazen yolculuklarda valizin fermuarı bozulabiliyor mutlaka bir 10 metre sağlam lastik çok işe yarıyor. Bu lastikler evin yani oda içinde özel çamaşırları kurutmak için de çok kullanışlı.

Valizinizde tırnak makası, makas, bıçak, çatal gibi aletlerle sıvı herhangi bir şey olmamalı. Bazen valizi iptal edip küçük valiz alındığında el bagajında da alınıyorlar mesela benim şahsi çatal ve aşçı olduğum için güzel bıçak ve antika tığlarım alınıp atılmıştır.
Et ve süt ürünleri tamamen yasak.
Valizde minik bir kuş tüyü yastık rulo olarak konmalı. Yolculuklarda bir yere baş koymak gerçekten hijyen açısından sıkıntılı ve iptal edilen uçaklar, olumsuzluklar insanın başına ne geleceği belli olmadığında yumuşak bir yastık tüm gerginliği alıyor. Şişirme boyun yastıkları hiçbir işe yaramıyorlar, yıkanmıyorlar. Yıkansa bile bouluyorlar.
Ayrıca gidilen ülkede başıma defalarca geldi oteller yada hosteller veya tren her neyse böcek istilası.
Beyaz olduğum için bütün sinekler başıma üşüşüyor. Nane, lavanta yağı da kovmuyor.
Sıcak ve nemli ülkelerde aşırı ter kokmadığımızı zannedebiliriz ancak  daha çok sinek çekiyor.
Ben de bir top aldım ve  kırmızı renk bir tülbentten fermuarlı nevresim yaptım.
Aynı zamnda ferah olur diye ve pijaması, üste hintlilerin sarileri gibi enine uzun örtüsünü takım yaptım.
Nereye gidersem gideyim yanımdadır. İçine giriyorum hiç bir şeyden huylanmıyorum.
Tay ülkesinde evler Türkiye’deki gibi değiller. Eşyalarda masa şu, bu çoğunlukla yok.
Evlerin tavanları açık olduğundan özellikle kertenkeleler gözünüzün önünde cirit atıyorlar. İnsanlara bir şey yapmıyorlar fakat görünce huylanmaya başlıyor insan.
bazı böcekler var dışarıdan bir muz alıp geldiğinizde hemen başına tahtalardan çıkıp başına toplanıyorlar ve kırmızı bir karınca var adeta etinizi ayakta dururken bile koparıyor sanki dolayısı ile  böcek ısırması alerjik herşey yapabilir.
Bir top da tül almıştım genellikle sinekler dokundukları gibi soktukları için yüzümü duvak gibi örten tülden duvak yaptım dışarıda dolaşırken şapkamın üzerine konduruyorum ne kolların ne yüzüm herşeyi koruyor.
Gelin gibi dakika başı değil uzun süre bir yerde beklerken falan çantamdan çıkarıp elimde dakika başı sinek kovmak yerine rahatça ediyorum.
Sıcak ülkelerde yaşamış biri olarak aşırı sıcak nemle birleşince öldürücü olabiliyor ve bulunduğunuz yerden dışarıya çıkamaz olduktan sonra neye yarar evde oturmak bunun için bahar ve sonbahar ayları dolaşmak için en iyi mevsimler.
Size Uzakdoğu ve Irak hatta Özbekistan Da dhil yazları tam bir cehennem gibi.
Klimasız nefes alamıyorsunuz.
Hatta sıcak beyni durduruyor aynı  çok soğuk ülkelerdeki gibi.
Türkiye ikliminden ve misafirperver insanından dolayı kıskanılıyor. En çok sıcak havada bile sıcak ülkelerin baharı kadardır.

Sıcaklığın ne derecede olduğunu anlamak için bir yazar olarak tam anlaşılır olmasını sağlayacağım.

Sıcak ülkelerde güneş erken doğuyor yani gece 3 gibi alaca karanlık başlıyor.
Eski bilim insanlarına göre güneş saatini uygulayanlar saatin kaç olduğunu rahatlıkla anlayabilirler ve güneş tam tepedeyken birçok sıcak ülkede çalışma adeta duruyor. İnsanlar oflayıp puflamak yerine gidip evinin en arka karanlık ve serin orasında uyuyorlar yada klimanın soğuk havasıyla hasta oluyorlar.
Irak gibi sıcak ülkelerde müstakil evlerin girişlerinde yüksek duvarlı bahçe, evin içine girildiğinde koridor salon yerine birçok ev odadan odaya, girilen odadan daha arka odaya geçilerek ışık almayan karanlık ve serin odalar geçilir çünkü oralarda pencere yoktur.
İnce cam ve perdesiz evlerin nasılda ısıyı içeriye aldığını anlıyoruz.
Sokağa bakıldığında caddenin neresindeyse güneş oradan saat öğlen mi, öğle sonrası mı anlaşılıyor. Güneş tam tepeye çıktığında cehennem gibi herşeyi kızdırıyor.
Caddelerdeki asfaltlar neredeyse eriyor, kaldırıma oturan ameleler altlarına ısı çekmeyen İzocam gibi parlat bir şeye oturuyorlar.
Gözlüğünüz bile dışarıda dolaşırken eriyor, yamuluyor adeta şehir genleşiyor.
Bir keresinde pencere aralanmış ve toz fırtınası içeriye kadar girmiş ve evlerin içlerindeki çeşme ile evi yıkamıştık.
Sadece ülkeler değil Urfa, Mardin, Nusaybin gibi yörelerde evler temizlense de kızılımsı tozlar kum fırtınası olan ülkelerden adeta yağarlar. Kum fırtınası günleri temizlikçiler çalışmazlar ancak durduğunda yıkama, süpürme ile belleri kırılır adeta çünkü evler saray gibi eşyalar gösterişlidir.
Sıcak, kum-toz ve yıkama işte esas insanın kalbini durduracak kadar nem yörede yaşayan halkı değil en çok bu duruma alışık olmayanları etkiler.
Güneş yansıdığı herşeyi ısıtıyor, gölgeler de hava ile ısınıyorlar.
Güneş tepeden çekilmeye başladığında şehirler hareketleniyor. Kadınlar iş yapmaya başlıyorlar hani bizler sabah erkenden kapı önlerini süpürürüz ya onlar için ikindi vakti yapılıyor işler.
Sıcağın pişirdiği taş, kaldırım ve caddeler suyla karşılaştığındaysa aşırı bir nem kokusu yayılıyor ortalığa Öyle bir koku yok beşinci kata kadar ulaşıyor nem.
Evin içinde ısınan herşey hatta demir puldan yapılan tülbent oyası bile açık kola değdiğinde adeta yakıyor ve evlerin duvarları ısıyı eve hapsediyor. Evde metal ne varsa ısınıyor ve sabaha kadar birkaç klima ile serinlemeye çalışılıyor o da su kliması ise nem saçarak adeta nefes almayı zorlaştırıyor.
Bu yıkamalar sadece bahçelerde değil apartman içlerine sıcaktan doluşan kalorifer böceklerinden kurtulmak için deterjanla yıkanıyorlar. Çoğunda kapıcı olmadığı için kendi katını yıkayıp suyun gitmesini bekleyen yani çekici ile çekmeyenler yüzünden merdivenler adeta kayak merkezi gibi kayıyorlar.
Aynı durum bizim arkadaşlarımız yüzünden kayıp düşüp belimiz kırılacaktı.
Söylüyorsunuz hiç kimse duymuyor.
Yabancısınız hastane nerede bilmiyorsunuz.
Mesela Özbekistan ülkesindeki çiftlikte yangın çıkmıştı kendileri söndürdüler itfaiye geldiğinde ücretli olduğunu söylediler.
Belki de ambulans da ücretli olabilir bunları ülkeye gidenler bilmiyorlar.
Tayland ülkesinde aşırı sıcaktan uzun saç kurumayınca makasla kesip kısaltmıştık ve ona rağmen çok sıcak olduğu için dakika başı yıkanma ihtiyacı olduğundan saçlar hiç kurumuyordu. Fön makinesi ise sıcakta tam bir eziyet.
İşte sıcaklarda evde oturmak daha mantıklı.

Bazı ülkelerde su meselesi çok önemli
Yanınızda mutlaka karbonat götürmelisiniz. Karbonatla diş fırçanızı, saçınızı, bedeninizi ovarak temizleyin en doğal maddedir.
Her gün gargara yapmak mikrop savar.
Tay ülkesine gittiğimde muz bahçelerinde çalışmamıza rağmen bana muzu Türkiye’den üç misli fazla fiyatla satmışlardı. Yani nihayetinde turisti gören her ülkede bizim ülkemizdeki kötü niyetliler gibi kaba tabir olacak fakat kazıklanmıştım.
Türkiye’de 1 liraysa orada 3 liraydı. Kazık yediğimi çok geç anladım.
Aynı durum su için de geçerliydi.
Su etten bile pahalı ve en çok tüketilen üründü.
Biraz araştırma yaptığımda Tayland da  içme suyu yağmur haşatından elde ediliyormuş ve beş dakikada bir seller gibi yağmur yağıyordu.
Yağmur suyunu biriktirmeye karar verdim.
Çatıdan oluk gibi su akan yere yağmurun ilk yağmasından bir müddet sonra bir kova koyarak suyu aldım. Dinmesini bekledim ve içine karbonat koyarak kahve makinesinde kaynatıp soğuttum aynı hazır su gibi oldu ve günlük olarak aşırı giden su parasından kurtuldum.
Bazı ülkelerde turist olmadığımız için giderleri ayarlamak için akılcı yollarla çözebiliriz.
Valizde olması gereken şeyler kıyafet değil hayati önem taşıyan şeyler olmalı.

Tay ülkesine vizeyle yemekle ilgili çalışmalar için gittim.
Phuket yada Koh Phangan gibi adalarda da yaşadım.
Arka mahallelerini de dolaştım. Bu fotoğraf Phukette ve mahallenin açıkta tek bir banyosu var.
Sahilden deniz boyları genellikle alçak ve beyaz tenli olduğum için böcek ısırıklarından dolayı denizde balık istilasına uğradığım için istediğim gibi yüzemedim.
İnanmayacaksınız fakat et sudan ucuzdu.
Bunu hemen araştırdım ve
Budist eğitimi gördüm, büyük budaya gittim. kauçuk ağaçlarından, maymunla hindistan cevizi toplamaya, onları ayırmak, yağını çıkartmak çok şeyi çalıştım.
Buffet diye yerlerde açık büfe balıkların yanında yapılan soslar, ortaya getirilen bombeli ızgara yapılırken bir su dökerler onlara, hatta balıkları içleriyle fermente ederek pazarlarda satılan ve genellikle salatalarda kullanılan kahverengi sosları çok şeyler.
Birayı orada çalıştım.
Bana öyle hayran oldular ki komşularla çok iyi anlaştım hatta beni yemeğe davet eden arkadaşım soğanlı bir börek yapacağımı söylediğimde bilmiyorlardı küçük soğan buldum, oklava yok hamuru şişeyle açtım.
Sonralarda Türkiye ile bağ kurmak için kapıma son model araçlarla misyonerler gelmeye başladı.
Budistler davet ettiler gittim, eğitim aldım bana tören yaptılar.
Eğitim almamdaki amaç bunca güzel ülkenin bir ön lüks ve eğlence bir arka sokağında aşırı yoksulluk çok, çok üzüldüm.
İnanın tüm samimiyetimle söylüyorum dünyanın nerede bazı dökük insanları yanlarında çoluk çocuk.
Dayanamadım, döndüm.
Dört gün kadar gece sokaklarda dolaşarak köpük, full moon partilerinde dolaştım.
Bizim Türkleri gördüm çoğunun çocuğu oluyor haberleri bile olmuyor.
Gril boyları.
Masaj salonları.
Sokakta dövüş sporları duyuruları.
Çok güzel bir ülke gerçekten bin bir çeşit meyve, sebze, insan.
O cehennem gibi sıcakta yemeklerin nasıl bozulmadığını inceledim.
Ancak her ülke için söylüyorum belli zaman sonra herşey heyecanını yitiriyor.

Birde para durumu var kredi kartı kullanıldığında çok zor durumlar yaşanabiliyor zaten bir ülkeye giriş yapanın en çok ihtiyacı olan para yada iletişim için telefondur. Peşin para ile ödeme yapmak çok daha dertsiz oluyor.

Kasada kartla ödeme yaparken yada pos cihazında;
Convert to USD
Do you accet conversion
Her zaman No/Decline/Charge in THB seç
Aksi taktirde Tayland ülkesinin kendi kuruyla hesap yaparak işlem miktarı kurdan dolayı fazl apara çekebilir. Birçok ülkede karlı işlemlerde böyle tuzaklarla doludur.

Birkaç ay ülkede kalındığında nasıl yurt dışından telefon geldiğinde bir açtırma işlemi yapılıyorsa aynı durum yabancı ülkedeki hatları 3 ay sonra kullanamıyoruz.
Pasaporta e-mail durumu dolar üzerinden işletilse bile bu sefer de Türkiye’ye gelindiğinde tekrar yüklü bir para ödeyerek açtırılıyor.
Çok önemli bir şey olmadıkça telefonu whatsapp üzerinden kullanmak gerekiyor.
Yazılacak, çizilecek o kadar şey var ki tüm zorluklara rağmen gezgin olmak çok güzel ve hastalık gibi bir şey.
Konaklama, yolculuk, yemek içmek gibi çok şey bu yazıda var.
Ayağınıza taş takımasın.

Haberciden yemek bölümünde işinizi kolaylaştıracak oldukça çok yemek var.

https://haberciden.com.tr/kategori.php?id=5

Yazar; Kültür araştırmacısı, ;evliya Çelebi Çırağı gezgin ve habercisi; Deniz Kakanaş